
Tarihçesi;
Gürcistan’ın üç özerk bölgesinden biri olan Acara Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti olan Batum dağ, deniz ve ormanı birleştiren etkileyici doğası, yaşlı manolya ağaçlarının süslediği geniş bulvarları, yemyeşil parkları, Sovyet Rusya dönemi mimarisine sahip çok katlı binaları yanında, gotik temalı sıra dışı mimariye sahip binaları ile dikkat çeken güzellikte bir şehir.
Tarihi 3 bin yıl öncesine kadar uzanan Batum’un, ilk olarak bir Yunan kolonisi olarak kurulduğu düşünülüyor. Tarih boyunca Pers, Pontos Krallığı, Roma İmparatorluğu ve Moğolların egemenliğine girmiş olan şehir, Kanuni döneminde Osmanlı topraklarına dahil edilmiş. 314 yıl süren Osmanlı egemenliği sonrasında Ruslara bırakılan şehir, 1991’de Gürcistan’ın bağımsızlığını ilan etmesinden sonra Acara Özerk Cumhuriyeti’nin yönetim merkezi olmuş.
Gürcü, Azeri, Ermeni, Rus, Acar ve diğer etnik grupları barındıran 180.000 nüfuslu şehir, zengin bir kültür mozaiğine de ev sahipliği yapıyor. Şehirde Müslüman ve Hıristiyanlar neredeyse yarı yarıya. Çeşitli inançların harmanlandığı bir yer Batum; Katolik, Ortodoks, Müslüman, Yahudi, Apostolik Ermeniler bir arada yaşıyor.
Dağ ile denizi buluşturan şehirlerin çekiciliğini barındıran, Kafkasların parlayan yıldızı Batum, sınır geçişlerinin kolaylaştırılması ile her ay binlerce Türk turisti ağırlıyor. Türkiye’den Kafkaslara geçişte bir giriş kapısı gören şehir, Artvin’in ile komşu ve sadece sınırdan 20 km içeride yer alıyor. Sarp Sınır Kapısı’ndan yarım saatlik bir yolculukla şehir merkezine kolayca ulaşılabiliyor.
Yapımını bir Türk firmasının üstlendiği ve yılda yarım milyon üzerinde yolcu ağırlayan Batum Havalimanı ise, hem Türkiye hem de Batum tarafından ortak kullanılıyor. Hopa olarak bilet alanlar havalimanından Türkiye’ye geçerken, Batum için bilet alanlar, sadece TC Kimlik Kartı veya nüfus cüzdanı ile pasaport ve vize gerektirmeden ülkeye giriş yapabiliyor.
Bölge dağlık olmasına rağmen, denize kadar uzayan, geniş ve verimli bir ova üzerine kurulmuş olan şehir, kilometrelerce uzayan sahil şeridi, tertemiz plajları, kumsalları ve yemyeşil doğasıyla, özellikle bahar ve yaz aylarında çok turist ziyareti alıyor. Bu dönemlerde şehrin nüfusu neredeyse yarım milyonu buluyor.
Batum’u yürüyerek keşfedilebilecek bir şehir. Mimari açıdan binalar görmeye değer bir güzellikte inşa edilmiş. Sovyet dönemi binaları, şehrin her yanında göze çarpıyor. Büyük bir bölümü dışarıdan kötü görünse de içleri saray yavrusu olabiliyor.
Batum şehir merkezi bir şantiye alanı gibi. Her yandan yükselen yüksek yapılar, çokuluslu otel zincirleri ve rezidanslar dikkat çekiyor. Batum şehir yönetimi, şehircilik adına ders alınabilecek çalışma yürütüyor. Her türlü yapılaşma ciddi kontrollerden geçiyor.
Eski binalar, şehrin dokusuna sadık kalınarak restore edilirken, yeni binalar da şehrin dokusuyla uyumlu inşa ediliyor. Öyle ki, henüz bitmiş olan bazı binaların yüzlerce yıllık olduğunu bile sanabiliyorsunuz.
Bir şehri güzelleştiren yeşil alanlarıdır diye düşünürüm hep. Şehre nefes aldırır, renk katar, halkı kendine çeker ve canlı tutar. Batum işte öyle bir yer. Sokaklarındaki dev manolya ağaçları, uçsuz bucaksızmış gibi sahil boyunca uzanan, heykellerle süslenmiş nefis parkları hem Batumluları hem de turistleri kendine çekiyor.
Upuzun yürüyüş ve bisiklet parkurları, çeşit çeşit ağaç ve çiçeklerin bulunduğu parklar; bu parkların hemen önünde, şehrin merkezinde denize girilebilen uzun ve temiz bir sahil… Bir şehir daha nasıl olmalı ki!
Batum gezilecek yerler arasında ilk sıralarda olan Batumi Piazza Avrupa şehirlerinin meydanlarını anımsatıyor. Büyükçe bir alanı olan meydan, saat kulesi, alanı çevreleyen kafeler ve havayı saran taze kahve kokusu ile hoş bir atmosfer sunuyor. Burası, yürüyerek Batum turu yapanların soluklanacakları ve nefis kahvenin tadına bakabilecekleri bir yer aynı zamanda. Meydanın ortasında, yerde bulunan mozaik işlemeleri ile kafe tavanındaki boyamalar kaçırılmayacak güzellikte.
Geniş ve verimli bir ova üzerine kurulmuş olan Batum şehri, aynı zamanda eski bir liman kenti. Liman ve çevresindeki bir çok sanatsal yapı görmeye değer. Alfabe Kulesi, Ali-Nino Aşk Heykeli, Büyük Dönme Dolap ve İzmir Saat Kulesi’nin kopyası burada yer alıyor.
Şehrin önemli meydanlarından olan Avrupa Meydanı’nda bulunan Medea Heykeli şehrin sembollerinden birisi. Elindeki altın renkli koyun postu ile heykel, dev bir sütun üzerinde bulunuyor. Sütundaki eski denizci figürleri ise dikkat edilmeye değer.
Meydandaki çimlerde tembel tembel uzanan taksi şoförleri, yere serilmiş karton üzerinde bahis oynayan Batumlular ise meydanın klasikleşmiş bir rengi. Aziz Barbara Ortodoks Kilisesi de bu meydanda bulunuyor. Hemen yakındaki tarihi Postane Binası ise tüm gösterişiyle fotoğraflanmayı hak ediyor. Poseidon Heykeli ve rengarenk çiçekleriyle, şehrin renkli meydanlarından biri olan Tiyatro Meydanı ise görülmeye değer.
Chakvi bölgesine bulunan ve 1900`lü yıllarda Rus botanikçi Professor Krasnov tarafından kurulmaya başlanan ve Dünyanın en eski ve ikinci büyük botanik parkı olan Batum Botanik Bahçesi görülmeye değer. Çok zengin ağaç ve bitkinin olduğu parkta, hayat ağacı olarak adlandırılan yıkılmış olsa çok sayıda dalla hayata tutunmuş ağaç ise dikkat çekici.
Yüksek ve lüks binaları ve shoplarıyla Rustaveli Caddesi alışveriş tutkunlarının takılacağı yerlerin başında geliyor. Özellikle elektronik meraklıları Batumi Plaza’da Türkiye’den çok daha ucuza elektronik cihazları alabilirler.
Zamanın yavaş aktığı bu şehirde insanlar sakin ve huzurlu görünüyorlar. Kapı önlerindeki parklarda oynayan çocukları, gelip geçenleri izleyen yaşlıları, kafelerde derin sohbete dalmış gençleri ile samimi ve güler yüzlü bir şehir.
Yeşil ve mavinin buluştuğu bu şehri tepeden görmek için adres ise, şehrin en yüksek noktası olan Sputnik Tepesi. Karadeniz’de görmeye alışık olmadığımız, yeşil ve mavinin buluştuğu Batum’un seyrine dalarak, günbatımında bir kahve içmek günün yorgunluğunu atmak için ideal.
Gecesi ayrı bir güzel Batum’un. Kafe ve restoranlarında sohbet ettiğim Batumluların hepsi sözleşmiş gibi ‘Batum ışıklar şehridir, gece faklıdır, mutlaka gezmelisin’ diyorlardı; evet, Batum geceleri şehre apayrı güzellikte bir karaktere büründürüyor. Şehir merkezindeki her bina özenle ışıklandırılmış. Parklardaki havuzlarda, müzik eşliğinde renkten renge giren su dansı gösterileri sunuluyor.
Batum gece hayatı ise pek renkli değil. Benim bulunduğum Mayıs ayı sonlarında gecenin ilerleyen saatlerinde sokaklar oldukça sakindi. Şehirde ünlü bir kaç bar ve disko ise pek bir eğlence vaat etmiyor. Buna rağmen gecenin geç saatlerinde bile olsa, evinden çıkıp sahile yürüyüşe giden Batum lularla karşılaşmak mümkün. Yaz aylarında sokakların daha canlı olduğu söyleniyor. Öyle ya, bu dönemde şehrin nüfus ikiye üçe katlanıyor.
Tarhunlu, limonlu gazozların yanında armut suyu gazozu Batum’da oldukça sık tüketiliyor. Batum, et sevenlere gerçek et lezzetini tekrar hatırlatacağına eminim. Yıllar önce unutmuş olduğum gerçek et tadını Batum‘da yeniden anımsadım.
Subtropikal iklime sahip olan Batum’da ortalama sıcaklık 14 °C. En sıcak aylar olan Temmuz ve Ağustos ayları ortalaması ise 22 °C. Bu dönemde zaman zaman sıcaklık 40 derecelere kadar ulaşabiliyor. Vize istemeyen yerlerden biri olan Batum’a sadece nüfus cüzdanı ile pasaportsuz giriş yapılabiliyor ve ülkede 1 yıla kadar da vizesiz kalabilmek mümkün.
Batum turu yapmak isteyenler tur firmalarının avantajlı paketlerinden faydalanabilirler. Bireysel Batum gezisi planlayanlar ise Türk Havayolları ile Batum Havalimanına uçup, oradan kolaca şehre geçebilirler. Konaklama seçenekleri son yıllarda açılan nefis oteller ile oldukça iyi durumda. Önceden yer ayırtmakta fayda var.
Batum gezimde, aklıma “ben bu şehirde yaşamak isterim” düşüncesi geldi. Sevdim ben bu şehri. İçerisinde botanik parkı olan, yemyeşil ağaçların süslediği bulvarları, özgün mimariye sahip binaları ile bir kimliği; hemen dibinde keyifle yüzebileceğimiz bir denizi olan şehrimiz var mı bilmiyorum doğrusu?
Batum öyle bir yer işte. Ortalama bir şehrimizden çok daha eğlenceli ve bir çok şey vaat ediyor. Gidip de beğenmedim diyenler sizleri yanıltmasın.
Ilıman iklimi, nefis şarapları, güzel sahili, yemyeşil doğası ve yaz dönemlerinde sunduğu renkli gece hayatı ile Batum renkli ve canlı Akdeniz kentlerini andırıyor. Bize benzeyen sıcak kanlı insanları, düzgün sokakları, özgün mimarisi, nefis parkları ve temiz sahili ile Batum, keyifli bir tatil için seçilecek haftasonu destinasyonları arasına girmeyi hak ediyor.
Nasıl gidilir;
Batum’a gitmek için Artvin Sarp Sınır Kapısından giriş yapmak gerekiyor. Batum’a giriş için herhangi bir pasaport gerekmiyor, sadece T.C. Kimlik Kartı (Nüfus Cüzdanı) ile giriş yapabilirsiniz. Eğer kendi aracınızla gitmek isterseniz unutmamanız gereken bir konu var, araçla sadece aracın sürücüsü giriş yapabilir diğer yolcular ise yaya olarak giriş yapmak zorundalar. Ayrıca araç ile giriş yapabilmek için aracın ruhsatı mutlaka sürücüye ait olması gerekmektedir. Burası önemli bir nokta çünkü gidip kapıda kalmakta var. Araç Sarp Sınır Kapısından geçip Batum’a giriş yaptıktan sonra uygun bir yerde yaya olarak gelecek olan diğer yolcuları beklemek durumundasınız. Buda kapıdaki yoğunluğa bağlı olarak 15 dakika ile bir saat kadar sürebilmektedir. En rahat giriş yapabileceğiniz saatler ise sabah erken saatler olduğunu belirtmekte fayda var. Özellikle yaz dönemlerinde tur otobüsleri de yoğun olarak gittiği için kimlik kontrol süreleri de ciddi anlamda uzayabilmektedir.
Diğer önemli bir konuda girişte aldığınız makbuzu geri dönüşte mutlaka tekrar onaylatmanız gerekiyor, aksi takdirde hala Batum’da görüneceğiniz için ilerleyen günlerde sıkıntı yaşamanız ihtimal dahilindedir.
Eğer aracınız yok ve turlarla gitmek istiyorsanız Trabzon Meydan da bulunan Tur firmalarını tercih edebilirsiniz. Aynı şekilde Rize’de de şehir merkezinde bulunan turları tercih edebilirsiniz. Yok, eğer otobüsle gideceğim diyorsanız hem Trabzon hem de Rize otogarından kalkan Batum Otobüslerini kullanabilirsiniz.
Ben gittiğimden bu yana bir değişiklik olmadıysa Türkiye’de normal olarak eczaneden alıp kullandığımız bazı ağrı kesiciler Batum’da uyuşturucu olarak kabul edildiği için sıkıntı yaşayabilirsiniz. Zaten Sarp Sınır Kapısının Türkiye tarafında bu konu ile ilgili olarak uyarıcı yazılar camlara asılarak yolcular ikaz edilmektedir. Bence zorunlu olmadıkça yanınıza bu tür ağrı kesiciler almamanız yönünde.
Gelelim başka bir konuya, alışverişlerinizde mutlaka Gürcistan parasını (Lari) kullanın yoksa Türk Lirası ile alışveriş yaparsanız aldığınız ürüne iki katını ödemek zorunda kalırsınız. Türkiye’den çıkış yapmadan önce döviz bürolarından bir miktar Lari almanızı şiddetle tavsiye ederim. Ya da en güzeli kredi kartı kullanmanız, çünkü kredi kartından yapacağınız alışverişin ücretini bankanın döviz kuru üzerinden ödeyeceğiniz için fazladan bir ödeme yapmamış olursunuz.
Eğer otobüsle gidecekseniz gerek Sarp Sınır Kapısının Batum tarafında, gerekse Batum merkezde rahatlıkla ticari taksi bulabilirsiniz. Ama sakın pazarlık yapmayı unutmayın.
Şimdiden iyi gezmeler..
Batum hakkında bilgiler https://yoldaolmak.com/batum.html sitesinden alıntı olup, nasıl gidilir kısmı ve fotoğraflar ise bana aittir. Kaynak göstermek suretiyle fotoğrafları istediğiniz gibi kullanabilirsiniz.